Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnız Türkiye'de millileştirmeler, sermaye karşıtı sol-ideolojik bir muhtevadan yani sınıf çelişkisinden ziyade; iktisadi milliyetçilikten kaynaklanmıştır. Kaldı ki, bir kısmı Lozan Antlaşması'ndan kaynaklanan dolayısıyla bir zaruret olan millileştirmeleri de doğru bulmayanlar ve yabancı sermaye yatırımlarını savunanlar da o tarihte de
Sayfa 110 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Devlet kapitalizmi başlıklı makale
1)Devlet Kapitalizmi kapitalist üretimin tarihsel eğilimi mi? Marx kapitalizmin yasalarını değiştirmeden özel sermaye gibi işleyen bir devlet sermayesinin varlığından söz etse de (Kapital II, 90), görünüşe bakılırsa, Kapital devlet kapitalizmine doğrudan göndermede bulunmuyor gibiydi. Bununla birlikte Marx'ın ve Engels'in devlet
Yordam KitapKitabı okudu
Reklam
Müdürleri tanımaya imkân yoktur. İş sahipleri için onlar, sonsuz bilinmeyenli bir denklemdir. Hademeleri, sekreterleri aşmanın zorluğu, dairede bulundukları ve iş sahipleri için bulunmaz bir nimet olan o eşsiz saatlerin kısalığı, bu esrar perdesini korumalarını sağlar. Davranışlarındaki, önceden tahmini mümkün olmayan tutarsızlıklar, bilinmeyene
Sayfa 303Kitabı okudu
Sarraflar, devletin mali sıkıntısından istifade ederek düşük bedelle kapattıkları aşar ve bazı gümrük vergilerini tahsil etmede büyük zorluklar çekmişlerdir. Gerçekte, ihaleyi kazanan sarraf ihale mahallinin eşrafı, mülki amiri ve başta gelen çiftlik sahipleri ile uyuşması, hatta onlarla gizli bir ortaklık kurması gerekiyordu. Zaten ihaleler de doğru dürüst yapılmıyor ve kimin üzerinde kalacağı daha önceden saptanmış oluyordu. Bu durumda, tabii en büyük zarar küçük çiftçi ile devlete oluyordu. Küçük çifçiler mültezimin ve silahlı adamlannın karşısında mahsullerinin bazen yandan fazlasını öşür (yani ondabir) olarak vermek zorunda kalıyorlardı.
_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir. _Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya
_Kadın üzerine yazı yazarken kalemi gökkuşağına batırıp, mürekkebi kelebek kanatlarının tozu ile kurulayacaksınız. _Herkesin vardır bir köpeği. Bakan, kralın köpeği; memur, bakanın köpeği; kadın, kocasının köpeği, ya da adam karısının köpeği. _Hakikati dinleyecek kadar güçlü olmadığınız için sıradan birisiniz. _Yetenek ve erdemin insanlara bir
Reklam
_Din, bütün yaşamı boyunca çalışan ve yokluk çekenlere, şükretmeyi, azla yetinmeyi, kısmete boyun eğmeyi, sabırlı olmayı ve öteki dünyada bir cennet umuduyla avunmayı öğretir. _Din, halkı uyutmak için afyon niteliğindedir. _En derin dinsel önyargı kaynağı yoksulluk ve cehalettir. Savaşmamız gereken kötülük de budur. Din aldatmacasının gerçek
Gizli İşgal’e dönüşen dışa bağımlılık, Türkiye’yi Türkler için ve Türkler tarafından yönetilen bir ülke olmaktan çıkarmış, ulusal gücü kırmaya yönelik baskı, toplumsal yaşamın sıradan olayı haline gelmiştir. Ülke yönetimine getirilen işbirlikçiler, Türk ulusunun ve halkının değil, yabancıların isteklerini yerine getirmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın gittiği yola sokulmuş durumdadır. Tehlikenin farkında olanlar, henüz yeterince güçlü ve örgütlü değil. Kötü gidişin sorumluluğunu taşıyan yetki sahipleri, ülkenin altını oyan uygulamalar içindeyken; “Türkiye’nin iyiye gittiğini”, yapılanların “çağın gereği ve küreselleşmenin doğal sonucu” olduğunu, bağımsızlığın yerini artık “karşılıklı bağımlılığın” aldığını ve “korumacılığın çağdışı olduğunu” ileri sürüyorlar. Söylenenlerin elbette bir değeri yok. Yaşanan gerçek, söylenenlere hiç uymuyor. Güçlüler, kendilerini koruyup daha çok güçlenirken, güçsüzleri baskı, yoksulluk ve dağılma bekliyor. Devletin, her gün bir birimi etkisizleştirilip yok edilirken, bilinçli programlarla birlik duyguları köreltiliyor; ulusal varlığa saldırılar aralıksız sürüyor. Yoksullaşan örgütsüz ve sahipsiz halk, dostunu düşmanını seçemez durumda. Türkiye’de, hedefinde halk olan, Batı kaynaklı ekonomik ve siyasi bir terör uygulanıyor. Yaşanmakta olan somut gerçek bu.
_Işık bekliyor, fakat karanlığa sığınıyoruz. İncil _Karanlığa lanet etmektense, bir mum yakmalıyız. _Neyin doğru olduğu umurumuzda mı? Fark ediyor mu? _Gerçek bilgelik, sınırlarımızı bilmekte yatar _Can sıkıcı ve sevimsiz görünse de bilimsel yöntemin önemi, bilimsel bulgulardan çok daha büyüktür. _Edilgen taraf, baskın tarafın yanılsamalarına
Müdürleri tanımaya imkân yoktur. İş sahipleri için onlar, sonsuz bilinmeyenli bir denklemdir. Hademeleri, sekreterleri aşmanın zorluğu, dairede bulundukları ve iş sahipleri için bulunmaz bir nimet olan o eşsiz saatlerin kısalığı, bu esrar perdesini korumalarını sağlar. Davranışlarındaki, önceden tahmini mümkün olmayan tutarsızlıklar, bilinmeyene olan saygıyı korur. Onları neşeli görürseniz ne yapacağınızı şaşırırsınız; diliniz tutulur. Devlet otoritesinin korunması bakımından asık surat gereklidir. Senli benli olmak, bu otoriteyi zayıflatır; devletin yüksek çıkarlarını tehlikeye sokar. İnsan, müdürlere, sinema, tiyatro, ya da daha samimi bir eğlence yerinde rastladığı zaman dahi bu korkulu saygıyı üzerinden atamaz; onların da hepimiz gibi eğlenebileceğini bir türlü kabul edemez. Bu davranışlarında bile, bizlerin, iş sahiplerinin anlayamayacağı gizli, belirsiz yüksek bir anlam vardır.
Sayfa 302Kitabı okudu
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.